Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.
Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
- They each paid separately.
Dil kültürden ayrılmaz.
- You can't separate language from culture.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Biz ayrılmak istemiyoruz.
- We don't want to be separated.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Onlar farklı odalardalar.
- They're in separate rooms.
Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.
- We shouldn't confuse solitude with isolation. They are two separate things.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.
- Our teacher separated us into two groups.
İrlanda ve İngiltere denizle ayrılmıştır.
- Ireland and England are separated by sea.
Şehir zengin ve yoksul olarak ayrılmış.
- The city is separated into rich and poor.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
- It is not always easy to separate right from wrong.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.
... also proposing, separate and apart from the jobs bill, ...
... on separate sides of the globe for over 1 5,000 years. ...