Çaresiz görünmek istemiyorsun.
- You don't want to seem desperate.
Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
- Dan didn't want to seem shy.
Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
- Dan didn't want to seem shy.
İnsanlar her zaman başka insanların sorunları ile ilgili konuşmaktan zevk alıyor gibi görünmektedirler.
- People always seem to enjoy talking about other people's problems.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Önemli hissetmek istiyorum.
- I want to feel important.
Bizimle gelmek istemiyor gibi görünmüyorsun.
- You don't seem to want to come with us.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyor.
- Tom doesn't seem to want to come with us.
Önemli hissetmek istiyorum.
- I want to feel important.
Tom üzgün hissetmekten kendini alamadı.
- Tom couldn't help but feel sad.
Canım Tom'u aramak istemedi.
- I didn't feel like calling Tom.
Lütfen beni aramaya çekinme.
- Please feel free to call me up.
Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your plan seems better than mine.
Önerin mantıklı görünüyor.
- Your suggestion seems reasonable.
Bunun hakkında kötü bir sezgim var.
- I have a bad feeling about that.
Tom'un sınavı geçmeyeceğine dair içgüdüsel bir sezgim var.
- I have a gut feeling that Tom won't pass the test.
Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.
- Today I feel higher than the mountains. Today I want to touch the sky.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
Galiba gelişi güzel okumuş.
- He seemed to read at random.
En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
It looks like wood, but it feels more like plastic.
It looks like I'm stuck with you.
... SAL KHAN: Well, out here they seem like you know every-- ...
... of time that these time scales seem like very long, ...