Bir şey onu korkutmuş omalı.
- Something must've spooked her.
Etrafta hiç kimse yokken, gece bir şekilde korkutucu oluyor.
- When there are no men around, the night is somewhat spooky.
Çocuklar yol boyunca farklı hayaletevlerden dehşet içinde koşarak geldiler.
- Children came running in terror from the different spookhouses along the street.