Onun teklifini reddetmek zorunda kaldım.
- I had to refuse her offer.
Bu reddetmek için zor bir teklif.
- That's a tough offer to refuse.
Onun teklifini reddetti.
- She refused his offer.
Onun teklifini reddetti.
- She refused his proposal.
Ben artık o kızla kazları gütmeyi reddediyorum.
- I refuse to herd geese any longer with that girl.
Artık sana itaat etmeyi reddediyorum.
- I refuse to obey you any longer.