Onun ceketinin manşetleri kötü yıpranmış.
- The cuffs of his suit jacket are badly frayed.
Bu uzatma kablosu bana tehlikeli gibi görüyor. Nereden yıprandığını görüyor musun?
- That extension cord looks dangerous to me. You see where it's frayed there?
Omuzlarınızı ovmamı ister misiniz?
- Do you want me to rub your shoulders?
Bir acı biber kestikten sonra asla gözlerini ovma.
- Never rub your eyes after cutting a hot pepper.
Habanero biberlerini kestikten sonra gözlerini ovalamamak için dikkatli ol.
- After cutting habanero peppers, be careful not to rub your eyes.
Tom'un kedisi, Mary'nin ayağına sürtündü.
- Tom's cat rubbed against Mary's leg.
Lastikler lastik ve yol yüzeyi arasındaki sürtünme nedeniyle yıpranır.
- Tires wear down because of friction between the rubber and the road surface.
Lastikler lastik ve yol yüzeyi arasındaki sürtünme nedeniyle yıpranır.
- Tires wear down because of friction between the rubber and the road surface.
I rubbed my hands together for warmth.
I rubbed the glass with the cloth.