to result or terminate; to come about; to eventuate; to issue

listen to the pronunciation of to result or terminate; to come about; to eventuate; to issue
İngilizce - Türkçe

to result or terminate; to come about; to eventuate; to issue teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

turn
açmak

Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti. - Tom turned the knob and pushed the door open.

Radyoyu açmak için butona bastım. - I pressed the button to turn the radio on.

turn
{f} dön

Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek. - This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.

Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner. - The leaves of the trees turn yellow in fall.

turn
kıvırmak
turn
büklüm
turn
sapmak
turn
sürpriz
turn
heyecan

O, aşkını heyecanlandırdı. - She turned on her lover.

O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır. - He turns me on when he wears those clothes.

turn
dönmek

Şimdi geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back now.

Eğer doğru hatırlıyorsam, sanırım bir sonraki köşede sola dönmek zorundayız. - If I remember correctly, I think we have to turn left at the next corner.

turn
döndürmek

Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür. - Turning the steering wheel makes the car turn.

turn
değişim
turn
sıra

Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir. - Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.

Odayı temizleme sırası benimdi. - It was my turn to clean the room.

turn
katlamak
turn
dönemeç
turn
{i} dönüş

Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür. - Modern science has turned many impossibilities into possibilities.

Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü. - Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.

turn
yön değiştirme
turn
yönelme
turn
{f} ekşimek
turn
istidat
turn
(Askeri) DÖNÜŞ: Bir uçağın, istikamet değiştirmek için yaptığı manevra
İngilizce - İngilizce
turn
to result or terminate; to come about; to eventuate; to issue