Onlar krize yanıt vermek için para sıkıntısı çekiyorlar.
- They are short of money to respond to the crisis.
Bazen en iyi yanıt, kendinizi yanıt vermekten uzak tutmaktır.
- Sometimes, the best response is to restrain yourself from responding.
Karşılık vermek için rahatsız olma.
- Don't bother to respond.
Başkan benim mektubuma cevap vermek için yeterince kibardı.
- The president was nice enough to respond to my letter.
Ona cevap vermek istiyorum.
- I'd like to respond to that.
Yanıtlamadaki gecikme için üzgünüm.
- I'm sorry for the delay in responding.
Tom anında yanıtladı.
- Tom responded instantly.
Tom responded to the medicine so well that she was better in two days.
Ona nasıl yanıt vereceğimi bilmiyorum bile.
- I don't even know how to respond to that.
Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
- A nerve cell responds to a slight stimulus.
... MR. LEHRER: Mr. President, please respond directly to what the governor just said about ...
... MR. LEHRER: No, no, let's do ' right now, let's not. Let's let him respond. ...