Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.
- We have to respect local customs.
Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,
- Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.
Onlara saygı göstermek zorundasın.
- You've got to respect them.
Tom'a saygı göstermekten başka yapacak bir şeyim yok.
- I have nothing but respect for Tom.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
Talebini hürmetkar bir lisanla arzetti.
- He couched his demand in respectful words.
Bu açıdan onun gerisine düştüm.
- I fall behind him in this respect.
İki komşu ülke her açıdan birbirinden farklıdır.
- The two neighbouring countries differ from each other in all respects.
O bakımdan senden farklı değilim.
- I'm no different than you are in that respect.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.
- We have to respect local customs.
Herhangi bir yaşta Allah'a tapmak ve ebeveynlere saygı duymak daha önemlidir.
- It is important, in any age, to adore God and to respect one's parents.
Kurallara uymak çok önemlidir.
- It's very important to respect the rules.
Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.
- Japanese differ from American in many respects.
Bazı yönlerden hatalısın.
- You are wrong in some respects.
Yaşlılara saygı duyarım.
- I respect the elderly.
Herkes tarafından saygı duyuluyorsun.
- You're respected by everybody.
Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.
- With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company.
Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.
- With respect to these letters, I think the best thing is to burn them.
Genç insanlar yasaya uymalıdır.
- Young people must respect the law.
Kurallara uymak çok önemlidir.
- It's very important to respect the rules.
The mourners paid their last respects to the deceased poet.
They failed to respect the treaty they had signed, and invaded.
Syngman Rhee kept imprisoned the Dowager Queen Yun Empress Sunjeong of the Korean Empire for fear of the respect the people held for her.
... ought to be one of respect, not necessarily enthusiasm. ...
... have no respect for the expertise of the economics ...