O uzakta tatilde olamaz.
- She can't be away on holiday.
Karım uzaktayken zor durumdaydım.
- I am inconvenienced when my wife is away.
Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
- The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
- He had no choice but to run away.
Uzak bir yere gidelim.
- Let's go somewhere far away.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
O buradan hemen ayrıldı.
- She left here right away.
Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.
- I want a boat that'll take me far away from here.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.