to recognise (without being recognised in return)

listen to the pronunciation of to recognise (without being recognised in return)
İngilizce - Türkçe

to recognise (without being recognised in return) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

make
çiş yapmak
make
{i} yapı

Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor. - This vacuum cleaner makes a lot of noise.

Nasıl bir radyo yapılacağını bilir. - He knows how to make a radio.

make
başarıya ulaştırmak
make
inşa etmek
make
yol almak
make
düdüklemek
make
(Spor) çeşit

Tom işini nasıl daha başarılı yapacağına dair çeşitli fikirler ileri sürdü. - Tom came up with various ideas on how to make his business more successful.

Hangi çeşit bilgisayar kullanıyorsun? - What make of computer do you use?

make
almak (yol)
make
somurtmak
make
marka

Araban hangi markadır? O bir Forddur. - What make is your car? It is a Ford.

Japon marka bir saatim var. Çok dakiktir. - I have a watch of Japanese make, which keeps very good time.

make
meydana getirmek
make
-e neden olmak
make
hazırlamak

Akşam yemeği hazırlamak zorunda mısın? - Do you have to make dinner?

Tom az önce son fincan kahveyi içti. Ona bir demlik daha hazırlamak zorunda kalacağız. - Tom just drank the last cup of coffee. We'll have to make another pot.

make
biçim

Ben bu kararı kolay bir biçimde vermedim. - I didn't make this decision lightly.

make
kılmak
make
{i} yapılış şekli
make
yapı/marka
make
dili kendi kazancı peşinde olmak
make
(Tıp) Elektrik devresinin kapanması
make
{i} kazanç

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

Birçok insan onun nasıl kazanç elde edeceğini bilen yetenekli bir iş adamı olduğunu ifade etti. - Many people stated he was a capable businessman who knew how to make a profit.

İngilizce - İngilizce
make

David Sinclair: (walking) Almost at Seventh; I should have a visual any second now. (rounds a corner, almost collides into Kaleed Asan) Damn, that was close.Don Eppes: David, he make you?David Sinclair: No, I don't think so.

to recognise (without being recognised in return)