Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.
- We have had difficulty reaching you by phone.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Varmak istediğiniz yere ulaştınız.
- You have reached your destination.
Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.
- They are negotiating to reach a satisfactory compromise.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Tom, Mary'ye ulaşmaya çalıştı.
- Tom tried to reach Mary.
Adaya tekne ile ulaşmak kolaydır.
- The island is easy to reach by boat.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Zararları bir milyon yene ulaştı.
- Their losses reached one million yen.
Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
- Tom was too short to reach the top shelf.
Tom Mary'ye dokunmak için uzandı.
- Tom reached out to touch Mary.
Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
- Perry decided to gain information from Drake.
Zararın neresinden dönersek kârdır.
- A small gain is better than a great loss.
Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
- The Dow Jones average posted a gain of two points today.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to reach Tom.
Bu kitabın onun kavrayışının ötesinde olduğunu düşünüyorum.
- I think this book is beyond his reach.
Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
- We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Ayağa kalktı ve şapkasına uzandı.
- He stood up and reached for his hat.
O, kitabı almak için uzandı.
- He reached out for the book.
Tom silahına davranmayı düşündü fakat yapmamaya karar verdi.
- Tom thought about reaching for his gun, but decided not to.
O yirmi yaşına ulaşıncaya kadar bir şarkıcı olmaya karar vermedi.
- She did not decide to be a singer until she reached the age of twenty.
The Thembu tribe reaches back for twenty generations to King Zwide.
Reach for your dreams.
In 3 years, he reached the position of manager.
... through the lapd covered streets about rejection market you can reach the ...
... But of course that innovation only matters if it can actually reach consumers. ...