Otobüs otobüs terminalindedir.
- The bus is at the bus station.
Otobüs terminaline nasıl giderim?
- How do I get to the bus station?
Bir sonraki durakta trenden in.
- Get off the train at the next station.
Gelecek durakta iniyorum.
- I am getting off at the next station.
Bir insan bulunduğu mevkiyle yargılanmamalıdır.
- A man should not be judged by his station in life.
Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? N-neden? Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!
- This is the police. Would you mind coming down to the station? W-why? You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?!
Tom bir kaza raporunu dosyalamak için polis karakoluna gitti.
- Tom went to the police station to file an accident report.
Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
Constitution and electoral law were finally put in place two months ago amidst opposition.
He doesn't know what puppet government to put in place.
Means for modernization were put in place.