to provoke; to exasperate

listen to the pronunciation of to provoke; to exasperate
İngilizce - Türkçe

to provoke; to exasperate teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

urge
{i} dürtü

Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir. - All forms of life have an instinctive urge to survive.

Tom ani bir odayı terk etme dürtüsü hissetti. - Tom felt a sudden urge to leave the room.

urge
{i} teşvik

Onları anlaşmaya teşvik etti. - He urged them to come to an agreement.

Tom Mary'yi daha çok çalışması için teşvik etti. - Tom urged Mary to study harder.

urge
{f} ısrar etmek
urge
{f} ileri sürmek
urge
{i} arzu

Tom kaçma arzusu hissetti. - Tom felt the urge to run away.

Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti. - Tom felt an urge to kiss Mary.

urge
{f} baskı yapmak
urge
şiddetli istek
urge
{f} ısrarla tavsiye etmek
urge
zorlamak
urge
{f} teşvik et

O, onu daha çok çalışması için teşvik etti. - She urged him to study harder.

Onları anlaşmaya teşvik etti. - He urged them to come to an agreement.

urge
sevketmek
urge
gereksinim
urge
sıkıştırmak
urge
ısrarla anlatmak
urge
(fiil) ileri sürmek, sevketmek, ısrarla tavsiye etmek, ısrar etmek, sıkıştırmek, zorlamak, baskı yapmak, teşvik etmek
urge
itici kuvvet
urge
{f} sıkıştırmek
İngilizce - İngilizce
urge
to provoke; to exasperate