Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to protect Mary.
Tom yerel doğal yaşamı korumak için gücü dahilinde her şeyi yapmaya söz verdi.
- Tom vowed to do everything within his power to protect the local wildlife.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
- He made an admirable speech about protecting the environment.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Mülteciler köprünün altında saklandı.
- Refugees hid under the bridge.
O hiç sığınacak yer bulamadı.
- He couldn't find any refuge.
... The role of government is to promote and protect the principles of those documents. First, ...
... he would protect America’s national security. He learned important lessons about restraint ...