to propel (the ball) swiftly by a direct stroke or forcible throw

listen to the pronunciation of to propel (the ball) swiftly by a direct stroke or forcible throw
İngilizce - Türkçe

to propel (the ball) swiftly by a direct stroke or forcible throw teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

drive
dürtü

Onun düşük bir cinsel dürtüsü var. - She has a low sex drive.

Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır. - A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.

drive
muharrik
drive
(Bilgisayar) sürücüsü

Mary John'la çalışan otobüs sürücüsüne bitişik mi yaşıyor? - Does Mary live next door to the bus driver that worked with John?

Tom bir yarış otomobili sürücüsü olmak için gerekenlere sahip değildir. - Tom doesn't have what it takes to be a race car driver.

drive
inisiyatif
drive
çalışmaya zorlamak
drive
(taşıt) sürmek
drive
(araba/vb.) çekiş
drive
yürütmek
drive
-e zorlamak
drive
şiddetle tahrik etmek
drive
{f} önüne katmak
drive
{f} (drove, --n)
drive
{i} düşmanı püskürtme
drive
sürüklenmek
drive
{i} top sürme
drive
{i} sürücü

O, bir sürücü olarak demir yolunda çalışır. - He works on the railroad as a driver.

Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim. - I had my driver's license renewed last month.

drive
{f} acele etmek
drive
(Nükleer Bilimler) sürgü
drive
sıkmak
İngilizce - İngilizce
drive
to propel (the ball) swiftly by a direct stroke or forcible throw