Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
- We have specific proof of your innocence.
Senin annenin kolyesini çalanın Tom olduğuna dair hangi kanıtın var?
- What proof do you have that Tom was the one who stole your mother's necklace?
Onun olduğunu inkar etmiyorum ama bir örnek delil sayılmaz.
- I'm not denying it happened, but one example can't be called proof.
Deliliniz olmadığı sürece bu konuşma hiç olmadı.
- So long as you have no proof, this conversation never happened.
Bunun bir düzelticiye ihtiyacı var.
- This needs a proofreader.
Denememi düzeltir misin?
- Could you proofread my essay?
Denememi düzeltmek için okuyorum.
- I'm proofreading my essay.
Bir şeyi denemeden bilemezsin.
- The proof is in the pudding.
Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır.
- He is proof against temptation.
This was a good, stout proof article of faith. -.
Proof is the bottom line for everyone.
... to 47 million on food stamps. The proof of that is that 50 percent of college graduates ...
... Scientific Proof You Can Heal Yourself." She is on a ...