Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.
- There is indisputable proof that Tom is the thief.
Mary'yi öldüren kişinin Tom olduğuna dair bir kanıtım var.
- I have proof that Tom is the one who killed Mary.
Onun olduğunu inkar etmiyorum ama bir örnek delil sayılmaz.
- I'm not denying it happened, but one example can't be called proof.
Deliliniz olmadığı sürece bu konuşma hiç olmadı.
- So long as you have no proof, this conversation never happened.
Bu anlaşılır biçimde düzeltilmedi.
- This clearly hasn't been proofread.
Denememi düzeltir misin?
- Could you proofread my essay?
Denememi düzeltmek için okuyorum.
- I'm proofreading my essay.
Bir şeyi denemeden bilemezsin.
- The proof is in the pudding.
Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır.
- He is proof against temptation.
This was a good, stout proof article of faith. -.
Proof is the bottom line for everyone.
... to 47 million on food stamps. The proof of that is that 50 percent of college graduates ...
... Scientific Proof That You Can Heal Yourself." So I was ...