to produce, as fruit; to be fruitful, in opposition to barrenness

listen to the pronunciation of to produce, as fruit; to be fruitful, in opposition to barrenness
İngilizce - Türkçe

to produce, as fruit; to be fruitful, in opposition to barrenness teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

bear
{f} taşımak

Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince. - The ice on the lake is too thin to bear your weight.

O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır. - She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.

bear
{i} ayı

Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu. - Benjamin shot a bear with a rifle.

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu. - Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.

bear
ayıya benzer hayvan
bear
doğurmak, dünyaya getirmek
bear
borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse
bear
{f} (bore/eski bare, borne)
bear
{f} sineye çekmek

Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu. - Tom had no choice but to grin and bear it.

bear
vurguncu
bear
aklında olmak
bear
uygun olmak
bear
(Finans) Borsa spekülatörü
bear
{f} götürmek
bear
{f} hazmetmek
bear
{f} getirmek
bear
(fiil) taşımak; katlanmak, çekmek, sineye çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak
bear
{f} spekülasyon yapmak
bear
{f} dişini sıkmak
bear
{f} borsa fiyatlarını düşürmek
bear
spekülatör,v.taşı: n.ayı
bear
{f} taşımak; kaldırmak: It won't bear your weight. Senin ağırlığını kaldırmaz. They have the right to bear arms
İngilizce - İngilizce
bear
to produce, as fruit; to be fruitful, in opposition to barrenness