Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
- We have to take steps to prevent air pollution.
Tom kazayı önlemek için bir şey yapmış olamazdı.
- Tom couldn't have done anything to prevent the accident.
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Tom kazayı önlemek için bir şey yapmış olamazdı.
- Tom couldn't have done anything to prevent the accident.
Tom'un onu yapmasını engellemek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
- I'm going to try my best to prevent Tom from doing that.
Onun olmasını engellemek için yapabileceğin bir şey yok.
- There's nothing you could've done to prevent that from happening.
Tom Mary'nin kapıyı açmasını engellemeye çalıştı.
- Tom tried to prevent Mary from opening the door.
Tom Mary'nin polise gitmesini engellemeye çalıştı.
- Tom tried to prevent Mary from going to the police.
Hastalık okula gitmemi engelledi.
- Illness prevented me from going to school.
Hastalık onun işini yapmasını engelledi.
- Illness prevented him from doing his work.
Biz trafik kazalarını önlemek için gerekli önlemleri almamız gerekir.
- We must take measures to prevent traffic accidents.
Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
- We have to take steps to prevent air pollution.
Teknik bilgisinin olmayışı terfi etmesine engel oldu.
- His lack of technical knowledge precluded him from promotion.
Wisdom does not preclude love.
Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller.
- An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term.
With that he put his spurres vnto his steed, / With speare in rest, and toward him did fare, / Like shaft out of a bow preuenting speed.
I brushed my teeth to prevent them from going yellow.
... has rallied more than 50 countries to prevent nuclear materials from falling ...
... that once a sperm into the egg it places down to prevent so the nth ...