Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.
- Tom struggled to climb to the top.
Mt.Fuji'ye tırmanmak istiyorum.
- I want to climb Mt. Fuji.
Tom kaya tırmanışı için çok yaşlı olduğuna karar verdi.
- Tom decided he was too old for rock climbing.
Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
Tom merdiven çıkmaktan nefret eder.
- Tom hates climbing ladders.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
- Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.
Keskin yokuşu tırmandık.
- We climbed a sharp slope.
Mt.Fuji'ye tırmanmak istiyorum.
- I want to climb Mt. Fuji.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
- Prices continue to climb.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
- Prices continue to climb.
Bir ayı ağaca tırmanabilir.
- A bear can climb a tree.