Tom gölete bir taş attı.
- Tom threw a rock into the pond.
Gölet üç metre derinliğindedir.
- The pond is 3 meters deep.
O, havuza bir taş attı.
- He threw a rock into the pond.
Havuzun etrafında bir sürü ağaç var.
- There are a lot of trees around the pond.
Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
- Tom was probably pondering something.
Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
- She pondered the question for a while.
Bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to ponder this one.
time to ponder over its fallacies.