Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Kızın altın saçı var.
- The girl has golden hair.
Ben büyük, siyah, tüylü tarantulalardan korkuyorum!
- I'm scared of big, black, hairy tarantulas!
Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
- He has unsightly hairs growing out of his ears.
Fiber-optik kablolar insan kılları kadar ince minik cam elyafından oluşur.
- Fiber-optic cables are made up of tiny glass fibers which are as thin as human hairs.
Kıllılığın erkekliğin bir sembolü olduğunu düşünüyorum, bu yüzden gerçekten seviyorum.
- I think hairiness is a symbol of masculinity, so I really like it.
Kamuoyu yoklamaları hükümete olan güveni ölçen göstergelerdir.
- Public opinion polls are barometers of confidence in the government.
Kamuoyu yoklamaları söz konusu olduğu sürece büyük bir sorun vardır.
- There is a big problem as far as opinion polls are concerned.
Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
- Also Felicja has blonde straight hair.
Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Şimdi oy vermek için çok geç. Seçim yerleri kapalı!
- It's too late to vote now. The polls are closed!
Artık oy vermek için çok geç. Sandıklar kapandı!
- It's too late to vote now. The polls are closed!
Artık oy vermek için çok geç. Sandıklar kapandı!
- It's too late to vote now. The polls are closed!
the doctor, as if to hear better, had taken off his powdered wig, and sat there, looking very strange indeed with his own close-cropped black poll.
And you might perceive the president and general manager, Mr. R. G. Atterbury, with his priceless polished poll, busy in the main office room dictating letters.
The polls close at 8 p.m.
The student council had a poll to see what people want served in the cafeteria.
The network hub polled the department's computers to determine which ones could still respond.