Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Onu memnun etmek zordur.
- He is hard to please.
Lütfen çok hızlı konuşma.
- Please don't speak so fast.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Bu kitaptan büyük bir keyif alacaksınız.
- You will derive great pleasure from this book.
Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.
- Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.
O, korku filmlerii izlemekten zevk alır.
- She takes pleasure in seeing horror films.
O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.
- He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.
Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu.
- Maria's eyes lightened with pleasure.
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.
... please enter the modern world ...
... Yes, please. ...