Daha derine kazmak zorundasın.
- You have to dig deeper.
Derin kazmak zorunda kalacağız.
- We're going to have to dig deep.
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
- Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
Çocuklar kumda çukur kazmayı severler.
- Children love to dig in the sand.
Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
- The prisoner of war bore himself with great dignity.
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
- One man was seen digging with his bare hands.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.