Tom çoraplarını giymek için yatağına oturdu.
- Tom sat down on his bed to put on his socks.
Kimono giymek bir Japon için bile çok zordur.
- It's very difficult even for a Japanese to put on a kimono.
Tom ayakkabılarını giydi.
- Tom put on his shoes.
Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
He's just putting on an act of innocence: he knows he's guilty.