Ne pahasına olursa olsun onu satmazdım.
- I wouldn't sell that at any price.
Çok canlar pahasına savaş sona erdi.
- The war was over at the price of many lives.
Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.
- True friendship is priceless.
Bedelini ödemek zorundasın.
- You have to pay the price.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
İnsanlar genellikle yüksek fiyatlar hakkında şikayet ederler.
- People often complain about high prices.
Başımda işlemediğim bir cinayet için bir para ödülü var.
- There's a price on my head for a murder I didn't do.
Bir insan hayatı üzerine fiyat koymak zordur.
- It's difficult to put a price on a human life.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices will continue to rise.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices keep going up.
Thou damned wight, / The author of this fact, we here behold, / What iustice can but iudge against thee right, / With thine owne bloud to price his bloud, here shed in sight.