Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.
- I have to oppose this idea.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.
- Contrary to expectations, they won with ease.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.