Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.
- I have to oppose this idea.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Bitirdin mi? Tam tersine, henüz başlamadım bile.
- Have you finished? On the contrary, I have not even begun yet.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.