to move forwards, to approach

listen to the pronunciation of to move forwards, to approach
İngilizce - Türkçe

to move forwards, to approach teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

advance
ilerlemek
advance
{i} avans

Tom Mary'ye iki haftalık maaş avansı verdi. - Tom advanced Mary two week's salary.

Bana biraz avans verebilir misin? - Could you advance me some money?

advance
{i} gelişme

Ama kuşkusuz o zaman hiçbir bilimsel gelişme yoktu. - But undoubtedly there were no scientific advances then.

Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor. - Recent advances in medicine are remarkable.

advance
{i} yükselme
advance
{i} artış
advance
gelişim göstermek
advance
artırmak
advance
yaklaşım
advance
{i} öncü
advance
(fiil) ilerletmek, geliştirmek, yükseltmek, atamak, ilerlemek, artmak, gelişmek, ileri almak, öne almak [tar.], avans vermek, peşinat vermek, ileri sürmek, öne sürmek
advance
(isim) ilerleme, gelişme, atılım, yükselme, avantaj, avans, artış, öncü
advance
{f} atamak
advance
{f} ileriye
advance
ön ödeme/ilerleme
advance
öne

Matbaanın icadı önemli bir teknolojik gelişmeydi. - The invention of the printing press was a major technological advance.

Müdür, toplantıda bir öneri ileri sürdü. - The manager advanced a proposal at the meeting.

advance
peşin olarak

Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar. - Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.

O peşin olarak ödünç para aldı. - He borrowed the money in advance.

advance
in advance önde
advance
{f} artmak; artırmak
advance
ilerlemeler

Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar. - Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.

Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti. - Japanese industry has made great advances since the war.

to move to
geçmek
İngilizce - İngilizce
advance
to move forwards, to approach