Yeni bir bisiklet almayı göze alamıyorum, bu yüzden bu eski bisikletle idare etmek zorunda kalacağım.
- I can't afford to buy a new bike, so I'll have to manage with this old one.
Bir işi yönetmek için yeterli yeteneğe sahip.
- He has enough ability to manage a business.
O kızgın olduğunda karısı onu nasıl yöneteceğini bilir.
- His wife knows how to manage him when he gets angry.
O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
Yapman gereken tek şey bu kitabı ona uzatmak.
- All you have to do is to hand this book to him.
Raporu ona uzatmak istedim ama unuttum.
- I intended to hand the paper to him, but I forgot to.
Tom hiç yüzemez. Diğer taraftan, o iyi bir beyzbol oyuncusudur.
- Tom can't swim at all. On the other hand, he is a good baseball player.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Onunla ustalıkla başa çıktın.
- You handled that deftly.
Tom elleriyle alkışladı.
- Tom clapped his hands together.
Tom ellerini alkışladı.
- Tom clapped his hands.
Öğrencilerden biri soru sormak için parmak kaldırdı.
- One of the students raised his hand to ask a question.
Elin beş parmağı var: başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı ve serçe parmak.
- The hand has five fingers: the thumb, the index finger, the middle finger, the ring finger, and the pinky.
O yetenekli bir adam ama diğer taraftan o bizim hakkımızda çok soru soruyor.
- He is able man, but on the other hand he asks too much of us.
Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
- That actor is both handsome and skillful.
Tom tüm parasını Mary ve babasının idare ettiği şirkete yatırdı.
- Tom invested all his money in the company that Mary and her father managed.
Küçük bir gelirle idare etmeliyim.
- I must manage on a small income.
O, eli cebinde kapının yanında duruyordu
- He was standing by the gate with his hand in his pocket.
Tom Mary'nin yanında onun elinden tutarak oturdu.
- Tom sat next Mary, holding her hand.
Sanırım bir müdür olmak için gereken şeylere sahibim.
- I think I have what it takes to be a manager.
Müdür olmak istiyorum.
- I want to be the manager.
İsyan kontrolden çıktı.
- The riot got out of hand.
Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
- Tom's right hand began to shake uncontrollably.
Bunu yapmak için zaman bulmayı nasıl başarıyorsunuz?
- How do you manage to find time to do that?
Onu yapmak için zaman bulmayı nasıl başarıyorlar?
- How do they manage to find time to do that?
Yardım edebilir miyim?
- Can I give you a hand?
Bana yardım edebilir misin?
- Could you lend me a hand?
He managed to climb the tower.
The most vnruly, and the boldest boy, / That euer warlike weapons menaged .
the winged God himselfe / Came riding on a Lion rauenous, / Taught to obay the menage of that Elfe .
... manage all those devices. ...
... It helps users manage and control what others can find ...