Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyım.
- I must work hard to make up for lost time.
Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have.