Seni etkilemek istiyordum.
- I wanted to impress you.
Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Henderson impressed in his first game as captain.