Dolma kalemimi aramak zorundayım.
- I have to look for my pen.
O, bir taksi aramak için dışarı çıktı.
- She went out to look for a taxi.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.
- Tom began to look for a job three months before he graduated from college.
Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
- Tom went out to look for something to eat.
Sabah güneşi bakmak için çok parlak.
- The morning sun is too bright to look at.
Tom Mary'ye bakmak zorunda.
- Tom has to look after Mary.
He spent his life looking for the truth.
... I look for an idea that's been expressed in academia. ...
... And I would look for open mics and cafes that would just let ...