İngilizce - Türkçe
to look at and interpret letters or other information that is written teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- read
- öğrenim görmek
- read
- {f} okumak: read a book kitap okumak
- read
- okunacak şey
- read
- işaret etmek
- read
- okumuş
Az sayıda insan kitabı okumuş gibi görünüyor.
-Few people seem to have read the book.
Nancy, bu kitabı okumuş olamaz.
-Nancy cannot have read this book.
- read
- çok bilgili
İngiliz edebiyatında çok bilgilidir.
-He is well read in English literature.
- read
- {f} çözmek
- read
- bakıp anlamak
- read
- eğitimi görmek
- read
- kıraat etmek
- read
- tahsil etmek
- read
- {f} İng. okumak, ... eğitimi görmek: read law hukuk okumak
- read
- anlamak
Onu anlamak için, yalnızca bu kitabı okumak zorundasın.
-To understand it, you have only to read this book.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.
-You have only to read this article to see how serious the accident was.
- read
- kavramak
- read
- sökmek
- read
- (termometre/vb.) göstermek
- read
- okuyuş
Bu, incili ilk kez okuyuşum.
-This is the first time for me to read the Bible.
Bu kitabı her okuyuşumda yeni bir şey keşfediyorum.
-Every time I read this book, I discover something new.
- read
- (birdemde) okumak
- read
- mana vermek
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
to look at and interpret letters or other information that is written teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- read
He doesn’t like to read.
to look at and interpret letters or other information that is written
Heceleme
to look at and in·ter·pret let·ters or oth·er in·for·ma·tion that I·s writ·tenTürkçe nasıl söylenir
tı lûk ät ınd întırprıt letırz ır ʌdhır înfôrmeyşın dhıt îz rîtınTelaffuz
/tə ˈlo͝ok ˈat ənd ənˈtərprət ˈletərz ər ˈəᴛʜər ənˈfôrˈmāsʜən ᴛʜət əz ˈrətən/ /tə ˈlʊk ˈæt ənd ɪnˈtɜrprət ˈlɛtɜrz ɜr ˈʌðɜr ɪnˈfɔːrˈmeɪʃən ðət ɪz ˈrɪtən/
Resimler
Favoriler