Bırak ders çalışmayı, düşünmek için bile bitik durumdaydım.
- I was too exhausted to think, let alone study.
Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.
- He can't run his own family, let alone a nation!
Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile.
- He can't even read, let alone write.
Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor.
- She can hardly walk, let alone run.
I wish he would let me alone so I could get some sleep.