O bana içeri girmem için işaret etti.
- She beckoned me to come in.
İçeri girdiğini duymadım.
- I didn't hear you come in.
Bir içki için girmek ister miydiniz?
- Would you like to come in for a drink?
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
- Please make an appointment to come in and discuss this further.
İçeri girmek istemez misiniz?
- Don't you want to come inside?
İçeri girmek istedin mi?
- Did you want to come in?
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
- Please make an appointment to come in and discuss this further.
They started together, but the drummer came in late.