Sizi bir partiye davet etmek istiyorum.
- I want to invite you to a party.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Sizi bir partiye davet etmek istiyorum.
- I want to invite you to a party.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Onu konsere davet etti.
- He invited her to go to the concert.
Wearing that skimpy dress, you are bound to invite attention.
... And to get started, I'm going to invite Hugo onto the stage. ...
... I'd now like to invite Johanna Wright on the stage to show ...