Tom ona özel ders vermemi istiyor.
- Tom wants me to coach him.
Tom'un beden eğitimi öğretmeni Mary'nin basketbol antrenörüdür.
- Tom's gym teacher is Mary's basketball coach.
Tom yeni yardımcı antrenördür.
- Tom is the new assistant coach.
Hikaye hem ilginç hem de öğretici.
- The story is at once interesting and instructive.
Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.
- I've been a ski instructor for three years.
İnsanlara öğretmek için hayvanları kullanırım.
- I use animals to instruct people.
Benim koç günde 6000 kalori yer.
- My coach eats 6,000 calories a day.
İyi bir koç oyuncularına bir baba gibidir.
- A good coach is like a father to his players.
O, posta arabasını soydu.
- He robbed the mail coach.
Ben bir koç çalıştırmak istiyorum.
- I wanted to hire a coach.
Tom'da iyi bir eğitmen.
- Tom is also a good instructor.
Sizde benim otoriter bir eğitmen olduğumu bilseniz iyi olur.
- You may as well know that I am a strict instructor.
Listen carefully when someone instructs you to assemble.