Evin etrafında taş bir duvar vardı.
- The house had a stone wall around it.
Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
- The picture on the wall was painted by Picasso.
Onun yatağı duvarın yanında.
- His bed is next to the wall.
Tom kapının yanındaki duvara dayanıyordu.
- Tom was leaning against the wall near the door.
Bir sur, kentin antik bölümünü kuşatıyordu.
- A wall surrounded the ancient part of the city.
Eski şehir surlarla çevrilidir.
- The old city is surrounded by walls.