Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.
- I hate myself for not having the will power to quit eating junk food.
Cebinde küçük bir el fenerine sahip olman yararlı olabilir.
- Having a small flashlight in your pocket may come in handy.
İstemek sahip olmakla aynı değildir.
- Not wanting is the same as having.
Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.
- I like having plenty to do.
Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir.
- When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.
1950'lerde, Finler dünyadaki en az sağlıklı diyetlerden birine sahip olarak belirtildiler.
- In the 1950's, the Finns were cited as having one of the least healthy diets in the world.
... But having built this, there are now other ...
... to having really audacious goals or versus ...