O, bir gaddar adamla evlendiğini bilmiyordu.
- She didn't know she had married a monster.
Oğluna kızımı taciz etmekten vazgeçmesini söyle.
- Tell your son to quit harassing my daughter.
Orada korkunç bir canavar yaşardı.
- A hideous monster used to live there.
Onun bir canavar gördüğü doğrudur.
- It's true that he saw a monster.
O, rahatsızlık değildi.
- It wasn't harassment.
Hayır, o beni taciz etmedi.
- No, he didn't harass me.
Bu, taciz gibi görünüyor.
- This seems like harassment.
Dev gibi bir fırtına.
- It's a monster storm.
İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
- Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
Leyla dingoların devasa canavarlar olduğunu düşünüyor.
- Layla thinks that dingoes are huge monsters.
Dev gibi bir fırtına.
- It's a monster storm.
Yatağımın altında bir hilkat garibesi var.
- There is a monster under my bed.