Tom bir sipariş için dükkâna gönderildi.
- Tom was sent on an errand to the store.
Bütün öğleden sonrayı ayak işleri yaparak geçirdim.
- I spent all afternoon running errands.
Odayı temizledi, ve ayak işlerini yaptı.
- She cleaned the room, and ran errands.
Tom bir iş için koşmak zorunda kaldı.
- Tom had to run an errand.
Kasabada yapacak bir işim var.
- I have an errand to do in town.
Yapacak birkaç ayak işim var.
- I've got a couple errands to run.
Tom Mary'ye bir ayak işi gönderdi.
- Tom sent Mary on an errand.
Getir götür işi için haftada dört gün çalışmak harikadır.
- Working four days a week is great for errands.
She spent an enjoyable afternoon erranding in the city.