O, sonunda istifa etmek zorunda bırakıldı.
- He was finally forced to resign.
Şu andaki işimden istifa etmek istemiyorum.
- I don't want to resign my job at present.
Başkanın çekilmesini talep ettiler.
- They demanded that President resign.
Onlar belediye başkanının çekilmesini istediler.
- They demanded that the mayor should resign.
Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.
- The company appealed for people to take voluntary resignation.
Onun istifa etmesi için bir sebep yok.
- There is no reason why he should resign.
And if the perfection of well-speaking might bring any glorie sutable unto a great personage , Scipio and Lelius would never have resigned the honour of their Comedies unto an Affrican servant .