Başbakan olarak istifa etmek zorunda kaldı.
- He was forced to resign as prime minister.
İstifa etmekten başka seçeneği yoktu.
- He has no choice but to resign.
Onlar belediye başkanının çekilmesini istediler.
- They demanded that the mayor should resign.
Çekilme hayatın ilk dersidir.
- Resignation is the first lesson of life.
Onun istifa etmesi için bir sebep yok.
- There is no reason why he should resign.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
And if the perfection of well-speaking might bring any glorie sutable unto a great personage , Scipio and Lelius would never have resigned the honour of their Comedies unto an Affrican servant .