to give evidence of someone's or something's character etc

listen to the pronunciation of to give evidence of someone's or something's character etc
İngilizce - Türkçe

to give evidence of someone's or something's character etc teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

reflect
{f} yansıtmak

Pitaya'nın ortak İngilizce adı dragon fruit birçok Asya dillerinde onun argo adını yansıtmaktadır. - The pitaya's common English name of dragon fruit reflects its vernacular name in many Asian languages.

Bir günlük tutmak da bize günlük yaşantımızı yansıtmak için bize bir şans verir. - Keeping a diary also gives us a chance to reflect on our daily life.

reflect
{f} aksettirmek
reflect
yansıma

Aynada yansımamı gördüm. - I saw my reflection in the mirror.

Tom aynadaki yansımasına baktı. - Tom looked at his reflection in the mirror.

reflect
ifade etmek
reflect
aksettirmik
reflect
göstermek
reflect
iyice düşünüp taşınmak
reflect
{f} düşünüp taşınmak
reflect
dile getirmek
reflect
yansıt

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir. - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

Karar verirken kendi motivasyonunu yansıt. - Reflect on your own motives when making a decision.

reflect
yansit
reflect
reflect on kusurunu göstermek
reflect
{f} on/upon -i derinlemesine düşünmek
reflect
tefekkür etmek
reflect
ayna gibi hayalini göstermek
reflect
{f} düşünmek

Onu iyice düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var. - I need a little time to reflect upon it.

Düşünmek için zaman ayırın. - Take the time to reflect.

reflect
(Nükleer Bilimler) yansımak
İngilizce - İngilizce
reflect

With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.

to give evidence of someone's or something's character etc

    Heceleme

    to give e·vi·dence of someone's or something's char·ac·ter etc

    Türkçe nasıl söylenir

    tı gîv evıdıns ıv sʌmwʌnz ır sʌmthîngz kerîktır etsetırı

    Telaffuz

    /tə ˈgəv ˈevədəns əv ˈsəmˌwənz ər ˈsəmᴛʜəɴɢz ˈkerəktər ˌetˈsetərə/ /tə ˈɡɪv ˈɛvədəns əv ˈsʌmˌwʌnz ɜr ˈsʌmθɪŋz ˈkɛrɪktɜr ˌɛtˈsɛtɜrə/