Tom bu formları doldurmak zorunda.
- Tom has to fill out these forms.
Bu çukuru bir şeyle doldurmak zorundayız.
- We've got to fill this hole with something.
Köşedeki servis istasyonunda arabama yakıt doldurttum.
- I had my car filled up at the service station at the corner.
Bu vazoyu suyla doldurdu.
- She filled this vase with water.