Öyle bir mazereti kabul edemem.
- I cannot accept an excuse like that.
Onun mazeretlerinden bıktım.
- I'm sick of her excuses.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
- At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.
- Excuse me for opening your letter by mistake.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
- Try and come up with a more reasonable excuse next time.
Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.
- There is no excuse for such behavior.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?
- Excuse me. Can you direct me to the nearest subway station?
Affedersiniz, Central Park'a nasıl gidebileceğimi bana söyleyebilir misiniz?
- Excuse me, can you tell me how to get to Central Park?
Biran için bizi affet.
- Excuse us for a second.
Annem onun hatasını affetti.
- My mother excused his mistake.
Bize bir saniye izin verir misin?
- Would you excuse us for a second?
Bize biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse us for a moment?
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.
... ROMNEY: Excuse me. The ambassador of the United Nations went on the Sunday television shows ...
... MR. LEHRER: Well, here's a specific ' let's ' excuse me ' ...