to exchange in traffic; to effect by a bargain or for a consideration

listen to the pronunciation of to exchange in traffic; to effect by a bargain or for a consideration
İngilizce - Türkçe

to exchange in traffic; to effect by a bargain or for a consideration teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

traffic
{i} gidiş geliş
traffic
{i} trafik

Trafik kurallarına uymalıyız. - We should obey the traffic rules.

Trafik kurallarına uymalıyız. - We must observe the traffic regulations.

traffic
{f} iş yapmak
traffic
{f} değiş tokuş etmek
traffic
{i} alışveriş
traffic
{f} karanlık işler yapmak
traffic
işlem
traffic
(Ticaret) yük trafiği
traffic
kaçakçılık
traffic
ticareti yapmak
traffic
(Bilgisayar) akış

Genişleyen kaldırımlar trafiğin akışını yavaşlatıyor. - Curb extensions force traffic to slow down.

Trafik akışında bir kesinti yoktu. - There was no gap in the stream of traffic.

traffic
gidişgeliş
traffic
{f} yolculuk etmek
traffic
yük miktarı
traffic
{i} trafik: The traffic's heavy right now. Şu an trafik yoğun
traffic
{f} in
traffic
(Askeri) TRAFİK: Araç, uçak ve şahısların bir yerden başka bir yere gidiş gelişleri
traffic

İş çıkışındaki yoğun trafiğe yakalanmak korkunçtur. - It's horrible to get caught in rush hour traffic.

Babam bu sabah trafik sıkışıklığı nedeniyle işe geç kaldı. - My father was late for work this morning because of a traffic jam.

İngilizce - İngilizce
traffic
to exchange in traffic; to effect by a bargain or for a consideration