Bu yemek iki kişi için yeterlidir.
- This meal is adequate for two.
Ödeme altı kişilik bir aile için yeterli değildir.
- The pay is not adequate for a family of six.
Kışın, önceden uygun hazırlık yapmadan bir dağa tırmanacak kadar aptal değilim.
- I'm not stupid enough to climb a mountain in the winter without first making adequate preparations.
Ne yazık ki, Nuh'un gemisi ejderhalar, dinozorlar ve tek boynuzlular için uygun bir ortam değildi.
- Sadly, Noah's ark was not an adequate environment for dragons, dinosaurs and unicorns.