to enrich

listen to the pronunciation of to enrich
İngilizce - Türkçe
zenginleştirmek
{f} zenginleştirmek

Biz kazanç için çalışmıyoruz diye yanıtladı tilki. Biz sadece başkalarını zenginleştirmek için çalışıyoruz. - We do not work for gain, answered the Fox. We work only to enrich others.

Herkes ne pahasına olursa olsun kendilerini zenginleştirmek istiyor, ne pahasına olursa olsun. - Everyone wants to enrich themselves, at any cost, no matter what the cost.

rich
{s} zengin

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir. - China is rich in natural resources.

O zengin olmasına rağmen mutlu değil. - Though he is rich, he is not happy.

enrich
{f} güçlendirmek
enrich
değer katmak
rich
{s} verimli

Bir nehir havzasının genellikle verimli tarım arazileri vardır. - The basin of a river usually has rich farmland.

rich
{s} pahada ağır
rich
{s} bereketli
rich
{s} varlıklı

Ailem varlıklı değildir. - My family is not rich.

rich
{s} değerli
enrich
yakıt
enrich
değerini artırmak
enrich
zenginlik katmak
rich
kalın
rich
varsıl
rich
kalorisi yüksek
enrich
zenginleştir

Anglo Saksonlar başka dillerden sözcükler ödünç alarak dili zenginleştirdiler. - The Anglo-Saxons enriched the language by borrowing words from other languages.

Uranyum, nükleer silahlarda kullanılmadan önce zenginleştirilmiş olmak zorunda. - Uranium has to be enriched before it can be used in nuclear weapons.

rich
pahalı

Zengin insanlar pahalı saatleriyle hava atarlar. - Rich people show off with their expensive watches.

rich
dolgun
rich
ağır

Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem, Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye sebep oldu. - An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.

rich
(the ile) zenginler
rich
varlı

Ailem varlıklı değildir. - My family is not rich.

Bütün varlığını kaybetti. - He lost all his riches.

rich
çok

Çok zengin olduğunu duyuyorum. - I hear you're very rich.

Bazen zengin insanlar çok parası olmayan diğer insanlara tepeden bakarlar. - Sometimes rich people look down on other people who do not have much money.

rich
para

Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir? - How can Bill Gates be the the world's richest man if he gave away all of his money?

O para içinde yüzüyor. - He is rolling in riches.

enrich
{f} zengin etmek
enrich
{f} süslemek
enrich
{f} yüceltmek
enrich
gübrelemek
enrich
{f} koyulaştırmak
enrich
toprağı daha bereketli hale getirmek
enrich
süslemek tezyin etmek
enrich
zenginleşme
enrich
besin değerini artırmak
enrich
enrichmentzenginleştirme
rich
{s} anlamlı

Fransızca dili eş anlamlı sözcüklerce zengindir. - The French language is rich in synonyms.

rich
(sıfat) paralı, zengin, varlıklı, bereketli, verimli, değerli, pahada ağır, pahalı, bol, yoğun, besin değeri yüksek, besleyici, ağır (yiyecek), canlı (renk), gür, esprili, komik, nükteli, anlamlı
İngilizce - İngilizce
munificate
rich
To increase the amount of one isotope in a mixture of isotopes, especially in a nuclear fuel
To make (someone) rich or richer
To improve the state of something

Hobbies enrich lives.

To adorn, ornate more richly
{v} to make rich or fruitful, stock, store
to add nutrients or fertilizer to the soil; to fertilize
To supply with ornament; to adorn; as, to enrich a ceiling by frescoes
To enrich someone means to increase the amount of money that they have. He will drain, rather than enrich, the country
To supply with knowledge; to instruct; to store; said of the mind
to make someone rich or richer
make wealthy or richer; "the oil boom enriched a lot of local people
To make rich with any kind of wealth; to render opulent; to increase the possessions of; as, to enrich the understanding with knowledge
To make rich with manure; to fertilize; said of the soil; as, to enrich land by irrigation
To enrich something means to improve its quality, usually by adding something to it. It is important to enrich the soil prior to planting. + -enriched -enriched nutrient-enriched water
make wealthy or richer; "the oil boom enriched a lot of local people"
{f} make rich, improve, make better
make better or improve in quality; "The experience enriched her understanding"; "enriched foods" make wealthy or richer; "the oil boom enriched a lot of local people
make better or improve in quality; "The experience enriched her understanding"; "enriched foods"
to enrich