Tom onun kadınlara Allahın bir armağanı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks he's God's gift to women.
Pesto Tanrı'nın dünyaya armağanıdır.
- Pesto is God's gift to the world.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Bu hediye sizin için.
- This gift is for you.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Yetenekli bir sanatçıdır.
- She is a gifted artist.
Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.
- There is no room to doubt that he is a gifted artist.
Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
- Life does not repeat its gifts.
Tom ödülü isteksizce kabul etti.
- Tom reluctantly accepted the gift.