Piknik bir hayal kırıklığıydı.
- The picnic was a disappointment.
Yağmur bir piknik ertelemesi gerektirdi.
- The rain necessitated a postponement of the picnic.
Tom ve Mary nehrin yanında romantik bir piknik yaptı.
- Tom and Mary had a romantic picnic by the river.
Dün akşam sahilde piknik yapamadık.
- We couldn't picnic on the beach yesterday.
Piknik yapmak için güzel bir yer buldum.
- I found a nice place to have a picnic.
Piknik yapmak için daha iyi bir yer düşünemedim.
- I couldn't think of a better place to have a picnic.